15 Aralık 2014 Pazartesi

Saç tıraşı


Mehmet abinin berber dükkanına Ege üniversitesindeki kampüste okurken giderdik. Yurtların karşısındaki küçücük dükkandaydı o zaman. 1974 yılında başlamış Kampüste çalışmaya. O zaman bu zamana hiç bir yıl kapatmadan kampüsün berberi olmuş. Ben de üniversite yıllarım boyunca hep ona gittim. Kampüste benim için tek şey oldu.

Taze sıkılmış portakal suyu


Bu yıl çocuklar okula başladıkları için midir neden bir türlü iyileşemediler. Vücut dirençlerinin artması için bol bol narenciye tüketmelerini tavsiye etti Bora. Gel gelelim bizim çocuklara düzenli meyve yediremiyoruz. Hele Can'a yedirmek deveye hendek atlatmak gibi. Çoğu Zaman yemeye İkna etmeye takatimiz kalmıyor.


Bizde portakalın suyunu sıkarak vermeye çatıştık. İçine biraz bal koyarak tatlandırsak da yine pek içmediler.

Sonunda portakalları biz kesip onların sıkmasına izin verdik. Kendi sıktıkları portakal sularına bayıldılar. (Ne fark varsa artık) Emek verince daha tatlı geliyor Sanırım.

23 Kasım 2014 Pazar

Yeniyıl Ağacı

Evden yumurta almak için markete gidip müzik sistemi alan arkadaşlarımı biliyorum. Biz de IKEA'ya çiçek alıp çıkmak için gittik ve yeni yıl çam ağacı ile eve döndük. Her ne kadar yeni yıl ağacı  biz anne babalar için bizim kuşakta olmayan yeni bir şey. Yeni yıl ağacı aslında Noel ağacı ama biz Türkler aradaki 6 günlük farkı ihmal edip yeni yıl ağacı yapmışız.

16 Kasım 2014 Pazar

İlk Ödev

Çocukların okula başladığını ciddi olarak anladık çünkü ilk ödevler gelmeye başladı. İlk hafta çayla boyama bizimkilerin pek ilgisini çekmediği için biz yardım ettik (hadi itiraf edelim çoğunu biz yaptık) . Bu haftaki şeker boyamayı kendileri yaptılar. Böylece ödev furyasına katılan dev anne baba kitlesine biz de katılmış olduk.

27 Eylül 2014 Cumartesi

İlk veli toplantısı

Bizimkilerin adı "Elma Şekerleri"

Bunca yıl okul okuduktan, sınavlara girip diplomalar aldıktan sonra tekrar filmi geri sarıp eğitim yıllarının başına dönüyoruz çocuklar sayesinde. Bir farkla bu sefer öğrenci değil veli olarak. Çocukken bir çok şey bizim adına karar verilirken şimdi de biz onlar adına karar veriyoruz.

26 Eylül 2014 Cuma

Can ve Ada'nın karşılaştırmalı okul çalışmaları

Can ve Ada okula (aslında kreş ama biz okul diyoruz kısaca) başlayalı 3 ay olacak neredeyse. Okulun çocuklar üzerindeki olumlu etkilerini pek göremedik. Zamanla sosyal ve kişisel becerilerinin artacağını düşünüyoruz. Her cuma okul iki ayrı dosya içersinde hafta içi yaptıkları çalışmaları gönderiyor. Bizim de okulda ne yaptıkları ile ilgili biraz fikrimiz oluyor.
Her ne kadar her çocuk ayrı bir birey ve her birinin farklı özellikleri olduğu için karşılaştırılmaması gerektiğini bilsekte yaptıkları çalışmaların yanyana karşılaştırmanın ilginç olabileceğini düşündüm. İlk resimler Can'a ikinciler de Ada'ya ait. Köşelerde kime ait olduğu ve tarihleri öğretmeleri tarafından yazılmış.

20 Eylül 2014 Cumartesi

Greenpeace gemisini ziyaret

Uzun zamandır bizim çocuklar kordondaki çocuk parkına gitmek istiyorlardı. Kordonun başındaki limanın otoparkına arabayı park ettik. Limanda Greenpeace gemisinin ziyarete açılmış. Çocuklarla beraber gezdik. Can ve Ada'nın ilk ayaklarını bastıkları gemi Greenpeace'ın Rainbow Warrior 3 gemisi oldu.
Geminin tam karşısında dev gibi kruvazör gemisi yanaşmıştı. Şimdiki çocuklar çok şeyi erkenden öğrendikleri için çok şaşırmıyorlar. Kocaman gemi çok fazla ilgilerini çekmedi.

12 Eylül 2014 Cuma

Pencerede domates yetiştirme


Çocukların doğal yaşantı ile ilgili gözlemleri şehirlerde çok mümkün olmuyor. Şehirde yaşayanlar genelde tüketici olduklarından her şeyin satın alınabileceğini düşünüyorlar. Aslında bazı şeyleri üretmek de mümkün. Çocuklar için sevdikleri bir sebzenin topraktan çıktığı görmeleri ve her aşamasına şahit olmaları onların doğayı anlamaları için önemli. Hala okullarda yapıyorlar mı bilmiyorum ama biz pamuk içersinde fasulye yetiştiren bir nesiliz.

30 Ağustos 2014 Cumartesi

Akbük / 2.bölüm




Daha önceki 4 günlük Akbük deniz tatili bizimkilere yetmeyince daha uzun izin alıp 2 haftalığına Akbük'e denize geldik. Daha önceki gelişimizden bizim için bir dinlenme ve tatil olamayacağını bildiğimizden anne baba olarak beklentimizi yüksek tutmadık. Her çocuk gibi denizi sevdikleri ve denizin onlara fiziksel ve ruhsal olarak iyi geleceğini düşündüğümüz için kendimizi düşünmeyip onları denizle buluşturduk.

Geldiğimizde yazlığın daha önceki misafirleri olan halaları vardı. Kuzenleri ile az da olsa oynama imkanları oldu. 

10 Ağustos 2014 Pazar

Çiçekli köyünde ağustos pikniği


Çiçekli köyüne gitmeyeli epeyce zaman olmuştu. Boraların seçim bahanesi ile ilgili İzmir'de olmaları bizim için motivasyon oldu. Sakin gürültüsüz bir yer olsun dedi. Çiçekli köyünün derme çatma durumu bazen hoşumuza gidiyor. Çocuklarda bütün gün evde olmaktan sıkıldılar. Çiçekli'yi bir gün batımı pikniğe yapalım dedik.

27 Temmuz 2014 Pazar

Akbük'te 4.yaz

Akbük'teki babaannenin yazlığı bizim çocukların deniz özlemini doyasıya yaşadığı bir yer oldu. Evi ve çevreyi tanıdıkları için alışmaları nispeten kolay oluyor ve pek yadırgamıyorlar. Yazlığın yakınında çocukların girmesine elverişli bir yer yok. Her gün öğleden sonra 3-4 gibi arabaya doluşuyoruz. Bulduğumuz kumsal ve sığ denizli sahil çocuklar için ideal.

22 Temmuz 2014 Salı

Tuvallette İngilizce


Bizim çocuklar bir gün güzel İngilizceyi nasıl öğrendikleri sorulduğunda tuvalette öğrendiklerini söyleyebilirler. Bu başta tuhaf gelebilir ama bilinçli olarak yaptığımız eğitim aynen böyle oldu. www.kids-pages.com adresinden resim ve ingilizceleri olan flash kartları parasız indirip yazısından çıktı aldım. İngilizce ya da herhangi bir şey öğrenmek için kullanılan flash kartlar çok faydalı. Flash kartların fotoğraf makinelerinde kullanılan elektronik hafıza kartları ile hiçbir alakası yok. Hızlı hatırlatma kağıtları olarak düşünülebilir. İngilizce kelimenin karşılığı resimde görüldüğünde anlatmaya gerek kalmıyor. Resimler bir şeyi anlatmaktan daha akılda kalıcı (Bir resim bin sözcüğe bedeldir -- Çin atasözü).

14 Temmuz 2014 Pazartesi

Çeşme / Dalyan'da bir haftasonu


Olcay'ın iş yerinden bir arkadaşı bizi hafta sonu için Çeşme-Dalyan'daki yazlığına davet etti. Bizim ikizler her çocuk gibi denize bayıldıklarından hala öksürüyor olmalarına rağmen biz de gitmeye karar verdik.  Bu öksürüğü ve burun akıntısını atamadılar. Çivi çiviyi söker mantığı belki deniz suyu iyi gelir dedik. Evde oturunca da geçmeyecek nasıl olsa.

7 Temmuz 2014 Pazartesi

İlk defa sinema

Sevgili Bora ve Neşe ne zamandır bizi Tepekule'deki ücretsiz sinemaya çağırıyorlardı ama biz çocuklar bahanesi ile gidemiyorduk. Pazartesi günleri çocuk filmleri oynuyormuş. Akşam sinema da buluştuk. Çocuklar İzmir'de artık kalmamış yazlık açık sinemada ilk filmlerini izlediler.

5 Temmuz 2014 Cumartesi

Dünya kupası temalı ikiz eğitimi

4 senede bir tanık olduğumuz ve her seferinde ne kadar çabuk geldi dediğimiz Dünya Futbol Şampiyona'sını bir kez daha Brezilya'dan izliyoruz. Çok futbol fanatiği değilim. Kendim bir takım tutmadığım ve fanatik taraftarlığı sevmediğim için çocukların doğuştan bir taraftar yapma çabam olmadı. Ama sporu takip etmesini ve önemli spor etkinlikleri izlemesini severim. Spor konusunda çocukların hem spor yapmasını hem de sporu takip etmelerini isterim.


4 Temmuz 2014 Cuma

Yepyeni bir oda


Çocukları okula göndermeye başlamakla birlikte onların odalarında da bir değişiklik yapalım dedik. Hem biz izindeyken ve onlarda okuldayken bu değişikliği yapmak daha kolay olacaktı. Evde olduklarında sürekli meraklı bir şekilde ayağımıza dolandıkları için bir iş yapmak çok zor oluyor.

1 Temmuz 2014 Salı

Şimdi okullu olduk


Bir haftadır çocukları okul fikrine alıştırmaya başladık. Okulun onları daha mutlu edeceğini, yeni arkadaşlıklar edineceklerini, farklı kitaplar okuyup farklı oyuncaklarla oynayacaklarını anlatıp onları okula ısındırmaya çalışdık. Nihayet o gün geldi. Çocukların başlayacağı hafta izin aldık. Amacımız mümkün olduğunca onları okula alıştırmak ve yeni ev düzenini oturturmak.

30 Haziran 2014 Pazartesi

Münevver Teyze'ye veda

İkizlerin kreşe başlamalarına karar vermemizle beraber evimize gelen çocukların bakımından sorumlu Münevver teyze'mizin görevi de bitmiş oldu. Çocuklarla ilgili en zorlandığımız durumlardan birisi bir bakıcı bulmak olmuştu. İnsanın kendinden daha çok değer verdiği çocuklarını başka birine teslim etmek kolay bir şey değil.

Bir bu konuda oldukça şanslı sayılırız. Çocukların okula başlamasına kadar geçen 3 yıla yakın zamanda sadece 2 bakıcıları oldu. İlk bakıcıları Şenay abla sağlık nedenlerinden dolayı devam edemeyeceğini söylediğinde bizim yine başa dönüp tekrar güvenilir birilerini bulma arayışlarımız başladı. Mahallemizden daha önce tanıdığımız Münevver abla yaklaşık 1 sene çocuklar için geldi.


Bakıcı bulmakla ilgili aslında bakılması gereken bir kriter var: Çocukları sevmesi ve çocuklarında onu sevmesi. Münevver ablayı çocuklar çabuk benimsediler ve sevdiler. Çocukları bakan bakıcaların bunu sadece para için yapmaması gerekiyor. Çocuklarla iyi bir bağ kurması da önemli.

20 Haziran 2014 Cuma

Konuşmalar




Ada: Biz kovayla denizden su taşıyacağız, ama çok su taşımayacağız.
Baba: Neden?
Ada : Çünkü denizdeki su biterse, biz yüzemeyiz.
----

18 Haziran 2014 Çarşamba

Meğerse...

Can sabah erken kalkmış. Sabahları pek konuşma ruh halinde olmuyorlar ama Can sanırım gördüğü rüyadan olsa gerek bir olayı anlatıyor. O kadar uyku sersemi ki konuşması çok anlaşılmıyor.

11 Haziran 2014 Çarşamba

Gerçek steteskop gerçek deneyim

Ada'ya doğum günlerinde bir doktor seti hediye etmişlerdi. Çocuklar onu ertesi gün parçalarına ayırdılar tabiki. Hiç bir şeye yaramayan oyuncak steteskop Ada'yı kesmedi. Ben de medikalciden gerçek steteskop aldım. İşin komik tarafı 10 TL ye aldığım Çin malı gerçek steteskop oyuncağından daha ucuz. Birbirlerinin kalp atışlarını dinlediler. Şunu anladım ki çocuklar gerçek deneyim yaşamak istiyor. Bazen sadece oyuncak kalıplarının dışına çıkmak gerek. Gerçeği varken ve denemesinde bir tehlike yoksa gerçeğini yaşatmak lazım. Sanal dünya yerine gerçek dünya olduğu olduğu gibi.

7 Haziran 2014 Cumartesi

Nihayet Can da tuvaletle tanıştı

İkizlerle ilgili her şeyin paralel bir şekilde halledilebileceği ile ilgili bir öngörüm vardı. Bir alışkanlık kazandırma konusunda birisini halledersek diğeri de arkasından gelir diye düşünüyordum. Ne de olsa bir kardeşin her gün görüp örnek alacağı birisi var. Teori böyle olsa da pratikte böyle olmadığını yaşadığımız örneklerle anladım. İkizler temelde neredeyse aynı doğmuş olsalar da tamamen farklı insanlar olduğunu unutmamak lazım. Can Ada'dan 2 ay sonra yürümeyi öğrendi mesela.


5 Haziran 2014 Perşembe

Ada'nın uyku halleri

Çocukları akşam 9 gibi yatırıyoruz ve uykuya dalıncaya kadar onlar bizi çağırmadıkça odalarına gitmiyoruz. Bazen uyumak istemiyorlar ve bir bahane bulup bizi çağırıyorlar. Bazen de kendi aralarında sohbet ediyorlar. Uzun bir süre böylece zaman geçirdikten sonra nihayet uykuya dalıyorlar. Üstlerini örtmek için odalarına gittiğimizde onları komik pozisyonlarda yatar bulduğumuzu daha önce yazmıştım.

1 Haziran 2014 Pazar

2014 yılı deniz mevsimini açtık


Son zamanlarda evdeki işlerden ve sorumluluktan dolayı çocukları gezdirmeye imkan olmadı. Haliyle çocuklar evde sıkıldılar. Pazar günü her şeye rağmen evden çıkıp bir günlüğüne de olsa uzaklaşmak istedik. Çok sevgili Bora-Neşe'de bizi yazlıklarına davet etti. Ada'ya hava güzel olursa denize girebileceğini söylediğimizde çok sevindi.

25 Mayıs 2014 Pazar

Dallar kiraz, hava sıcak, yaz canım

Çiçekli'deki bahçenin en güzel mevsimi geldi. Erikler kocaman ve mahoş. Kirazlar dallardan sarklamaya başladı. Can ve Ada'ya kiraz toplamasını gösterdik. Kirazdan tutup asılınmayacak, sapının dalla birleştiği yerden kopartılacak. Sapları da kovaya girecek. Ada daha sorumluluk bilinciyle topladı. Can bir kaç tane toplayıp yeme derdinde.


23 Mayıs 2014 Cuma

Baba ve Oğul


Baba ve oğul ilişkisi tarif edilemez bir şey. Bunu en iyi fotoğraflar anlatır.

Yıl 1969. Baba ve oğul Apollo 11'in göğe yükselişini izliyorlar. Böyle tarihi bir olayı beraber izlemekten daha güzel ne olabilir ki

22 Mayıs 2014 Perşembe

Kitap okuma

Bizim çocuklar gün boyu televizyon açılmadığından onları meşgul tutmanın bir yolu onlara kitap okumak. Kitap okumayı bir tutku derecesinde bağlı olan ve maaşımızın bir bölümünü kitaba yatırım yapan anne baba olarak onlara kitap okuma alışkanlığı kazandırmak da en büyük temennilerimizden birisi. Kitaplarla ilgili deneyimlerimizi paylaşalım.


20 Mayıs 2014 Salı

Farklı doğum günlerinde doğan ikizler


Can ve Ada'dan hangisinin önce doğduğu bize en sık sorulan sorular arasında . Sanırım insanlar insanların saati saatine aynı yaşta olan iki kardeşi algılamaları güç oluyor. Bizimkiler arasında sadece iki dakika var. Can kapıya yakın olduğu için önce çıktı. Bu iki dakika farkta bile hangi çocuğun daha büyük olduğu ile ilgili iddiaalar oluyor. İkiz doğumları ile ilgili hayli ilginç durumlar var.



4 Mayıs 2014 Pazar

Bakla ayıklamak


Çocukları kısa süreliğine bile meşgul tutmanın en güzel yollarından birisi onlara sorumluluk vermek. Hem oyalanıyorlar hem öğreniyorlar hem de işe yaramış olmanın mutluluğu oluyor. Ali dedesinin bayıldığı ekşili iç bakla salatası için epeyce bir bakla ayıklamak gerekti. Can ve Ada'nın koyduğu katkılarla bakla hızlı bir şekilde ayıklandı. Yapabildikleri ölçüde bazı işleri çocuklara devretmek onlara hem beceri kazandırıyor hem de işleri azaltıyor. 

Can'ın ayıkladıklarına bir daha bakmak lazım.

Tam bir işbirliği.

Babaanne usülü play-doh

 
Bu yaşta çocukların konsantrasyonları kısa süreli oluyor maalesef. Onları sürekli oyalamak için 10 dakikada bir değişen bir meşgale bulmak lazım. Bir şeyin parayla alınmayıp evdeki imkanlarla yapılabileceği geleneğinden gelen babaannesi onlara gerçek oyun hamuru hazırladı. Çocuklar hamurun un ve su karışımdan olduğunu ve oklavanında hamuru inceltmek için kullanıldığını öğrendiler.



Bizim küçüklüğümde tüm hamur işi gıdalar masumdu. Kolesterol, şeker, kilo falan bilmeden  bol bol bol yapılır yenirdi. Annem hep aynı kurabiye kalıplarıyla keserdi. Kalıplar Avrupadan falan gelmiş olacak ki Noel baba şekilli kalıbını uzun yıllar anlamlandıramadık. O zamanlar Noel baba bu günkü gibi meşhur biri değildi. O kurabiye kalıplarından çıkmış binlerce Kurabiye yemişimdir.  İste o kurabiye kalıpları ile şimdi bizim çocuklar hamur kestiler.

Tabi ki 10 dakika sonra çocuklar sıkıldı. Yine atmayıp saklama geleneğinden gelen babaanne tarafından hamur bir başka zaman oynanmak üzere poşete konup buzdolabında saklandı.
 

 

1 Mayıs 2014 Perşembe

Geçmiş olsun, anane!

Anne babanın çocuklar üzerinde çok emeği vardır kuşkusuz. Hele durum ikizler olunca sadece bizler ve bakıcımızın yardımı yeterli olmuyor. Hayatlarını yeteri kadar bize adamış, ömürlerini tükettiğimiz annelerimiz yaşlılık, ağrı, sızı ve hastalık demeden torunlarla ilgilenmek için atılıyorlar. Bu tarif edilmez bir sevgi ve sorumluluk duygusu. Biz şanslıyız çünkü anne annemiz çok yakınımızda. Torunların ve bizim ihtiyaçlarımızla ilgilenirken bir taraftan da ikizlerin yaramazlıklarını hoş görmek ve zaman zaman da oyunlarının parçaları olmak zorunda. Bizim annelerimiz çocuk yetiştirmenin gizli kahramanları. Torun sevmenin ötesinde fiziksel güçlerini zorluyorlar onlar için.


Bu dünyada 70 ilk bahar görmüş anne annemiz sevgili Fatoş'umuzu beyninde oluşan pıhtıdan hastaneye yatırdık. Ne garip yılların dev gibi sorunlarının deviremediğini minicik bir pıhtı devirebiliyor.

Annemiz konuşamıyor ama bizi görünce gülümsüyor. Gördüklerin ne kadarını algılıyor ya da anlamlandırıyor bilmiyoruz ama torunlarını düşündüğünden eminiz. Bensiz onlara nasıl bakılıyor diye kaygılanıyor bile olabilir. Sevgi, bir hayatı sevdiklerine adamak onlar için.

Bir an önce iyileşip torunlarına kitap okuyacağı günleri dört gözle bekliyoruz. Geçmiş olsun, bir an önce iyileş ve aramıza dön, anane!

23 Nisan 2014 Çarşamba

Bisiklet deneyimi


Kuşkusuz bisiklete binmek çocukların en sevdiği şeylerden birisi. Can ve Ada'ya bisiklet alınması Uzun zamandır gündemimizde. Bu güne Kadar Bora'ların verdiği 3 tekerlekli bisiklet harici bir deneyimleri olmadı. Biz de fiziksel aktivite yapmalarına önem verdiğimizden bir an önce almaya karar verdik.

Bisiklet almaya karar vermemizle beraber hem kullanışlı, hem güvenli hem de nispeten hesaplı bir seçim yapmamız lazım. Malum biz  hemen hemen aldığımız her şeyi ikiyle çarptığımız için hesaplı olması özellikle önemli. 
Çocuklar bisikletin parasını ödemeden kullanmayı öğrendiler.

19 Nisan 2014 Cumartesi

Toplu park sevdası /IKEA oyun alanı


Bizim çocukların 3. doğum gününü dört gözle beklemelerinin en önemli nedeni IKEA'nın alt katındaki onların toplu park dedikleri oyun alanı... Bizimkiler IKEA oyun alanına 90 cm den uzun çocukların alınması kuralına uysalar da 3 yaşı doldurmadıkları için alınamıyordu. Cumartesi günü nihayet bu hasret bitti. 


14 Nisan 2014 Pazartesi

Kuş yemliği


Bizim çocuklar maymun George çizgi filminde bir kuş yemliği görmüşlerdi ve bizde bundan alalım mı diye soruyorlardı. Bir şeyi almadan da elde mevcut malzemelerle de yapılabileceğini düşünmelerini istiyorum. Hatta beraber yapıp  nesnelere farklı gözle bakmalarını teşvik etmeye çalışıyorum.


30 Mart 2014 Pazar

3.Doğum günü

Bizim çocuklar 3. doğum günlerini dört gözle bekliyorlar. Nedeni ise İKEA oyun alanına (onlar kısaca toplu park diyorlar) boy kriterini karşılasalar da 3 yaşının altında olduklarından alınmamaları. 3. yaş bizim açımızdan da önemli bir aşama sayılabilir. Mesela pek oyuncak almayı doğru bulmasak da artık çoğu oyuncak için geçerli 0-3 yaş için vermeyiniz uyarısına tabi değiliz. Bir de yakın zamanda kreşe başlatmayı düşündüğümüzden tüm aile olarak hayatımızın yeniden düzenlenmesi gerecek. Anne baba olmanın kaderi de bu galiba hep yeni değişimler ve ona uyum sağlama süreci.

İkizler parti modunda hazırlar

Türkiye gibi bir ülke de her gün yeni bir duruma alışığız. Her anne babanın sahip olduğu belirsiz gelecek kaygısını bir köşeye bırakıp ikizlerimizin doğum gününün tadını çıkartmak en güzel şey.


Bu doğum gününü geçen ikisinden farklı olarak dışarı da bir yerde kutladık. Aile fertlerimizi Çiçekli köyü'nde sevdiğimiz Luka restoranına davet ettik. Güzel ve neşeli bir kahvatının üzerine ikizlere özel olarak yaptırdığımız pastayı kestik.

Pasta ve Maymun George ve babası
Pastanın üzerinde çok sevdikleri maymun George ve babası figürleri yer aldı. Bizim çocuklara yerli çizgi film kanalları izletmediğimizden memleketimizde oynamayan Georgeous George aldı çizgi filmi İnternetten bulmuştum. İngilizce olarak izledikleri bu çizgi filmi çok sevdiler. Karakterler Türkiye'de bilinmediğinden İntenetten bulduğum örnek pastayı Topraktan pastanesi gayet güzel yapmış. Evden Çiçekli köyüne giderken figürlerin kolu bacağı kulağı düşmüş ama lokantanın mutfağındaki bir kürdan operasyonu ile yerlerine taktık.


Can'a bir kaç gün önce doğum günü hediyesi için ne istedin diye sorduğum da vinç kamyonu istemişti. Ada ise kocamaaannn bir itfaiye kamyonu istedi. Yılbaşında bir itfaiye kamyonunu 2-3 gün içerinde kırıp parçaladıkları için tekrar almadık tabi ki. Doğum günlerinde de elektronik gitar, mikrofon, sindi bebek doktor seti, bebekler gibi bir çok oyuncak olarak bolca hediye olarak geldi.

Hediyeler heyecanla açılıyor.
Ada'nın bu ikinci doktor seti. Birincisi çoktan parçalandı.

Can gitar olayını çabuk kavradı.


İkizlerin bu doğum günü tesadüfen 30 Mart yerel seçimlerine denk geldi. Bir uğur olarak kabul ettik ama çok da uğurlu gelmedi. Doğum günlerinde oy kullanılan odaya girip benimle beraber paravanın içerinde oy kullandılar. Doğum günlerinden farklı bir şeyi tecrübe etmiş oldular.

Ma aile bir hatıra fotoğrafı
Annesi özenle giydirdi. Tabi ki giysilerin uzun dönem giyilmesi için bol alındı.

19 Mart 2014 Çarşamba

Domestos Yolanda

Çocuklar müzik videolarına bir çizgi film kadar ilgi gösterebiliyorlar. Bunu keşfetmemizle beraber her gün yatmadan önce yarım saat müzik klibi izliyoruz. Çocukların en favori şarkıları Pink Martini'nin Donde Estas Yolanda (Onlar domestos diyor kısaca). Müziğin içersindeki enstrümanları farkediyorlar ve yükseltme alçalma kısımları ilgilerini çekiyor.

Bir süre sonra sadece dinlemekte kalmayıp sözlerin anlamlarını bilmese dahi taklit edebiliyorlar. Bu durum aynı çizgi filmi ya da animasyonu izlemekten gına gelmiş bizim için bir kurtuluş. Bu sayede biz de biraz müzik dinlemiş oluyoruz.


 Bizimkilerin en sevdiği müzik videoları: