27 Ocak 2014 Pazartesi

Çocukların atma ve vurma davranışı


İkizlerimiz ile ilgili bu yaşlardaki çocuklar için normal sayılan ama bizim bir türlü çözemediğimiz bir kaç problem var. Bunların önlemeyi ve hatta kontrol altına almayı maalesef başaramadık. Bunların en başında bir şeyleri atma davranışı. Bunu özellikle Can'da daha sık olarak gözlemliyoruz. Durup dururken elindeki objeleri havaya, televizyona, cama fırlatmaya başlıyor. Bazı objeler sert olduğu içn tehlikeli oluyor.
Diğer sorun ise kardeşe ya da başka birine vurmak. Bu davranış o kadar beklemeden oluyor ki sakin olan bir kişiyi bile çıldırtabiliyor.
Uyarmalar, kızmalar ve cezanın şu ana kadar çok bir faydasını görmedik. Özellikle Can'ın uyarılara falan taktığı falan yok.

Bu konuyla ilgili birilerinin bulduğu pratik bir çözüm vardır diye İnternet'e baktım. Anladığım kadarıyla bu atma, vurma durumları tamamen normal bir durum ve çocuğun gelişiminin bir parçası olarak kabul etmek lazım. Hem çocuğun gelişiminde doğal olarak beklenebilecek bir davranıştan çocuğu sorumlu tutup yetişkin gibi mantıklı bir davranış beklemek adil bir düşünce değil. Önlemeye çalışmak nafile. Bunun yerine alternatiflere yönlendirmek gerekiyor.


Biz yetişkinler genelde bir davranışın arkasında mantıklı bir açıklama arayışı içersindeyiz. Aslında küçük bir çocuk mantığıyla değil içgüdüleriyle hareket eder. Yani gelişiminin bir parçası belki bu atma olayı. Bu gerçeği teorik olarak kabul etsek de pratik olarak günlük hayatta uygulamak epeyce zorluyor bizi.

Çocukların bir şeyleri neden atmak isteyebileceklerine dair net bir şey yok. Panik atak şeklinde tarif edebileceğimiz tantrum krizlerinin bir uzantısı olabilir. Yani çocukların geçici cinnet geçirme halleri ki 2 yaş krizi diye de biliyoruz.

İlgi çekmek de olabilir bir nedeni. Bu bizim gibi ikiz çocuklarda daha net görülebilen bir durum. Biriyle ilgilenince diğeri dikkat çekici bir durum yaratmaya çalışıyor. Bir şey atmanın sinr bozucu olduğunu biliyor ve hemen uygulamaya koyuyor. İlginin üzerinde olma ihtiyacı tüm yaştaki insanlarda olduğu gibi onlarda da fazlasıyla mevcut.

Sırf merak ettiklerinden de böyle atma davranışı içerisinde olabiliyorlarmış. Bir şey atınca sonucunda neler olabilir diye merak edebiliyorlar. Bunu biz Can'da gözlemliyoruz. Televizyona atarsam acaba açılır mı? Ya da rafa atarsam üzerindekini düşürebilir miyim? Etki-tepki meselesi yani. Bir şeyi atmak ayrıca zevkli bir şey. Çoğumuz kafamızda bir hedef belirleyip onu vurma denemeleri yapmadık mı? Şu yaşımızda dahi zevkli bir oyun değil mi? Onlarda çok zevk alıyorlar muhakkak ama hangi davranışın ne kadar tehlikeli olabileceğinin farkında değiller sadece.

İnternetteki insanların çözümleri kızmak ve cezalandırmak yerine güzelce anlatmak ve ikna etme yönünde. Bu bizim ikizlerde şu ana kadar pek sökmeyen bir yöntem. Can'ın atma krizi tuttuğunda odasına gidip 2 dakika oturmasını istiyoruz. Biraz sakinleşmiş halde geri dönüyor ama atma ve vurma huylarından tamamen vazgeçmiyor.

Şimdilik yaralanmadıkları ve birisine zarar vermemelerini dilemekten başka bir şey yok.

16 Ocak 2014 Perşembe

Ada'nın anlatımı ile Mordoğan gezisi

Geçenlerde Bora'nın ince davetiyle Mordoğan'daki yazlıklarına gittik. Yazmaya gerek yok Ada her şeyi anlatıyor.


Kış olmasına rağmen harika bir gün, harika bir kahvaltı ve dostlar

Doyasıya koştuk.

Bora top teknikleri anlattı.

Denizde yuvarlaklar yaptık.

Denizde yaptığımız yuvarlakları değerlendirdik.

C'est la vie!

Karaburun

Fotograflar ve böyle bir gün yaşattıkları için Bora ve Neşe'ye teşekkür ediyoruz.

15 Ocak 2014 Çarşamba

Gökkuşağı

Bizimkilerin son zamanlarda favori çizgi filmi olan Maymun George da gökkuşağının anlatıldığı bir bölüm var. Bu ara pek yağmur yağmadığından ve gerçek gökkuşağı görme ihtimalinin düşük olmasından dolayı evde birşeyler bulayım dedim.
Beyaz ışık prizmada kırılınca renklerine ayrılıyor ama prizmayı bulmak zor. Aynı etki CD yüzeyinden yansıyan ışıkta da oluyormuş. Bir el fenerini CD yüzeyine tutunca tavanda gökkuşağı oluşturduk. Açı değiştikçe projeksiyonda değişiyor.
Çocuklar bayıldılar. Eski CD'yide değerlendirmiş olduk.

7 Ocak 2014 Salı

Kaydırak Kardeşliği


Bizim ikizler genel olarak pek geçinmeyip devamlı itişip kalkışsalarda beraberliklerinden çok mutlu oldukları anlar da var. Attıkları kahkahalardan ve yüksek sesli kıkırtılardan çok kolay anlayabiliyoruz. Bu gibi durumlarda genelde sağı solu darmadağın ettiklerinden kahrolsak da bu büyük mutluluk bu bizim için.

Çocuk bahçesinde ikisi aynı anda kaydıklarında olayın çok daha zevkli olduğuna vardılar. Hatta sarılıp kaymayı denediler. Kardeş olmak ne güzel.



4 Ocak 2014 Cumartesi

SEK Ayran arabası


Bizim çocuklar ayrana bayılıyorlar. Kola, gazoz gibi şekerli şeyleri daha hiç tatmadıklarından ayran onların en favori içeceği durumunda. İKEA da köfte yediklerinde yanında muhakkak ayranı arıyorlar. SEK'in çıkartığı köşeli ambalajlı naneli ayran tadıyla ve kutusuyla başarılı bir ürün. Can'ın oynayacak bir şey aradığında aklıma boş ayran ambalajından araba yapmak geldi. Kutudan araba yapacağız sizde izleyin deyince merakla arabanın yapılışını izlemeye başladılar.

Ada ne yapacağımı sezinleyip "kapaklarından tekerlek yapacaksın" dedi.

Kapakları çatal marifetiyle deldim. iki adet pipeti kutudan geçirip tekerlekleri taktım. Tekerlekler çıkmasın diye pipetlerin içini uç uca geçirdim (İlginç bir şekilde bir pipet diğerinin içersine girebiliyor.)
Araba ortaya çıktı. Can'ın hoşuna gitti. Epeyce bir süre bedavadan sahip olunan oyuncağı oynadı.




2 Ocak 2014 Perşembe

İkizlerin birbirini azdırma sendromu


Bizim ikizlerle sık sık yaşadığımız olgunun meğerse bilimsel bir adı da varmış: Twins escalation Syndrome (TES). Ben bunu Türkçeye ikizlerin birbirlerini azdırma sendromu diye çevirdim. Bu sendroma göre ikizler bazı davranışlarını birbirlerinden etkilenerek arttırma ve genişletme eğilimindedirler. 

Olayı bizim yaşadığımız bir örnekle anlatacak olursam, çocuklardan biri yatağına çıkar ve zıplamaya başlar. Yatakların ahşap kenarları tehlikeli olduğundan buna izin vermiyoruz.  Zıplamak çok hoşuna gittiği için çığlık atıyor haliyle. Diğeri de ondan görüp o da yatağa çıkıyor. Zıplamaya ve çok daha fazla ses çıkarmaya başlıyor. Bu karşılıklı iletişim onların hareketi daha şiddetlendirmelerine yol açıyor ve ufaktan bir kaos ortamı oluşuyor. Bazen ufak bir çığlık iki taraflı bağırışa neden olabiliyor. Böyle o kadar çok örnek yaşıyoruz ki.

İnternetde okuduğum kadarıyla bu sendromu atlatmanın bir çaresi yok ama kontrol edilmesi için taktik geliştirilebileceği söyleniyor. Ailenin fiziksel ve akıl sağlığını korumak için uygulanacak yöntemler şöyleymiş:


İkizleri geçici bir süre ayırma

Birbirlerini azdırdıkları vakit en iyisi onları geçici olarak ayırmak. Bizim sıkça uyguladığımız 2 dakika başka odaya gönderme cezası (time-out) da uygulanabilir. 

Dikkatini dağıtma

Burada yaratıcı olup istedikleri aktiviteye alternatif bir şeyler bulmak gerekiyor. Tabi ki kabul etmiyorlar ama sabırlı olup ikna etmek gerek. Gerçekleştirilemeyecek vaadi de vermemek lazım çünkü çocuklar işine geldikleri durumların çok güzel takipçisi oluyorlar.

Rekabeti azaltma

Bu karşılıklı azdırmanın kökleri birbiri arasındaki rekabetten kaynaklanıyormuş. İkizler ilgi ve sevgi için sürekli yarışıyorlar. İkizlerde adaleti sağlama ve karşılıklı hakları gözetme gerçekten anne baba için zor bir durum.

Sakin kalma

Anne baba olarak sanırım en zor yapılabilecek şey sakin kalmak. Anne babanın oluşmuş olan kaos durumuna katılması ve içeriye çekilmesi bu sendromu önleyici değilde arttırıcı etkisi olabiliyormuş. Bazen bir hareket yapmadan, bağırıp çağırmadan içimizden 10'a kadar sayıp derin bir nefes almak gerekiyor.

Burada yazdıklarımız bizim bunları pratikte uygulayabildiğimiz anlamına gelmiyor. Bu durumla başa çıkmak anlatmaktan daha zor biri iş. İkiz demek çifte mutluluk ama biraz da azap demek.

Kaynaklar:

Twin Escalation Syndrome
-- http://multiples.about.com/cs/familyissues/a/twinescalation.htm

Are you a victim of Twin Escalation Syndrome?
-- http://www.twinparenthood.com/2009/09/25/twin-escalation-syndrome/