Oyuncak almak ya da yaratmak

Oyuncakçı dükkanının önünden geçerken içim gitse de çocuklara çok oyuncak alma taraftarı değilim. Bunun kendimce birçok sebebi var.

Öncelikle çok oyuncak yok oyuncak demek. Çok oyuncak çocukların dikkatini dağıttığı gibi bir oyuna konsantre olmalarını da engelliyor. Çok oyuncak demek mevcut oyuncaktan hemen sıkılıp başka birine kolayca geçebilmesi demek olduğundan sahip olunan oyuncağı değersizleştiriyor bir bakıma.

Kendi küçüklüğüm  ile çocuklarımı ve etraftakileri zaman zaman karşılaştırabiliyorum. Benim çocukluğumda kısıtlı oyuncak vardı. Tek oyuncağı kendi çocuk hayalimde oluşturulmuş olduğum dünyaya yerleştirirdim. Böylece daha yaratıcı olmaya ve sınırsız hayale bolca yer vardı.

Şimdilerde o kadar çok karışık ve kapsamı ve bir o kadar çok oyuncak var ki neredeyse her şey hazır geliyor. Peki çocukların payına düşecek hayal gücü nerede?

Yine küçüklüğüme geri dönersem bizim bir farkımızda çoğu oyuncağı kendimiz üretmemizdi. Dikkat ederseniz üretmemiz dedim. İşte bir çocuğun hatta bir bireyin gerçek mutluluğu burada. Tüketmek değil üretmek... kaç yaşında olursa olsun üreten ve yaratan insan mutlu olur.

Üretmek için bir ham madde gereklidir. Bu da kutular, ipler, yapıştırıcı bantlar falandır. Araba haline gelen kutuya artık başka bir gözle bakılır. Yabancıların "thinking outside the box" dedikleri yani kutunun dışında düşünmek de aslında tam da budur. Kutu her an başka bir şekle girme potansiyeline sahip bir nesnedir aslında.

Geçen gün ikizler evde sıkılanca bir Milupa kutusunu tünel ve köprü haline getirdik. Önce makasla kesişimi merakla  izlediler. Daha sonra Ada bir banta ihtiyaç olduğunu anlayıp kendisi yatak odasından getirdi. Yatak odasından o kadar nesne içinde bir kaç saniye içinde bulup getirmesi ayrıca hayretlik bir durum. (Burada kadınlardaki foto grafik hafızanın gücünü hatırlatmak İsterim.) Kutunun kenarını bantla güçlendirip yolu hizmete açtık. Bir sonraki adımımız köprü ve tüneli birleştirecek bir viyadük yapmak. Artık süt kutusuna bakıp orada bir tünel görecekler diye düşünüyorum...